Logo
Print this page

Türkler seslerini duyurmak için kabuğundan çıkmalıdır

 
 
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Üsküp Delegasyonu Müktesebat konularında uzman olarak görev yapan İslam Yusuf, Makedonya'daki Türklerin konumu hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Türklerin kabuğunun dışına çıkması ve meselelere daha geniş perspektiften bakması gerektiğini vurgulayan Yusuf, Makedonya'daki Türk gençliğinin sorunlarına da değinerek, "Makedonya Türk Gençliğinin sorunlarını tartışırken, önem verilmesi gereken bir konu "nerede alışveriş yaptığımızdır" yada gençlerin sorunlarını "tartıştığımız çerçeve yada alan" neresidir." dedi.

Türk gençlerinin en çok istikbali olan alanlar belirlenmeli

Yusuf, "Varolan sorunları daha iyi anlamak için ve çözüm getirebilmek için sorunu gençlere en müsait olan alanlara çekmekle olabileceğini düşünüyorum. Gençlerin en çok istikbali olacağı alanların belirlenmesi önemli. Bunlar bizim bakış açımızla da önemli olan şeylerdir. Gençlerin buradaki eğitimini, yetişmesini ve topluma katkıda bulunmasını belirleyen Türk azınlığın dışındaki kurumsal, ekonomik ve politik faktörlerin bulunduğu alanlara sorunu çekmemiz gerekecek. Her ne kadar azınlığın ilgili kuruluşları, mesela partileri, dernekleri gençlerin gündemini belirlese bile, gençlerin aktör olarak Türk azınlığın genel gidişatını belirleyenlere karşı çıkışlarının olması lazım. Mesela, varolan sorunlarını çözme yeteneği ve kabiliyeti olan kuruluşlarda Türk gençliğinin sorunlarının tartışılma imkânı ne kadardır? Bu da aktörlerin yani gençlerin varolan sorunları gündeme getirmedeki kabiliyeti ve aynı zamanda sorunları çözecek kurumsal yapıtların gündemine girilme meselesidir. Bu meseledeki başarıyı belirleyecek faktörler de gençlerin her iki alanda kabiliyetli olmasına bağlı. Burada önemli olan yatay kabiliyetlerin genel olarak gençliğimizde yer almış olmasıdır. Mesela, burada başta iyi eğitim, eğitimden de bahsederken yüksek öğrenim şart, ingilizce vesaire. Başta varsayımımı ifade edeyim: Türk azınlığının ilgili kuruluşlarının bulundukları alanın "ölçek ekonomisindeki" gibi geniş alanları ve "yeterli sayıda müşterileri" olmadığı için (yani 80 binden ve fakir bir azınlıktan bahsediyoruz), üretilen ürünler düşük miktarlarda olduğu için maliyet çok yüksek oluyor; bundan dolayı da ürün de yok; yani sorunlara çözüm üretme kabiliyeti olmuyor. Onun için "alışveriş yaptığımız alanları" ya da "sorunları çözmeye calıştığımız yerleri" değiştirmemiz gerekecek." şeklinde konuştu.

Aynı sorunları paylaşan diğer etnik gruplarla da koalisyon kurulabilir

"Peki yeni yerlerimiz neresi olmalı? Alternatif alanların aranması gerekecek. İhtiyaçları gidermek, yeni iş ve imkan sahalarına vesile olacak en uygun alanlara koymak gerekecek. Bunun için de meseleleri ülke çapında tartışma ve herkesin anlayacağı bir dilden denemekte fayda var. Bu alanlar daha avantajlı çıkıyor olabilir. Meseleleri bu alanlara çekmek için değişik sebepler de olabilir." diyen Yusuf, "Mesela, varolan parçalanmayı kaldırmak için de bu alanlar çözum olabilir. İkincisi, topluluğun tüm gençlerine de ulaşılabilir; mesela burada olmayanlara. Üçüncüsü, bu şekilde aynı sorunları paylaşan diğer etnik gruplarla da koalisyon kurulabilir. Bu alanlara kaydığınızda, milli çaptaki kuruluşların sorunlarla ilgilenmesi ihtimali doğuyor. Yani hükümetin soruna el atması; AB ve NATO ve AGİTin sorunlarla ilgilenmesi olasılığı doğuyor." şeklinde konuştu.

Türkler sıkıntılarını dile getirecek platformu geniş tutmalı

"Bu alanlara istekleri ve sorunları çekmekle sorun çözülmüyor da olabilir. Bunun için de meseleyi geniş katılımcılara yaymak ve çekmek gerekecek: belediye, hükümet, uluslararası topluluk, toplumun geneli. Mesela, sadece eğitim bakanlığıyla irtibatta olarak eğitim meseleleri çözülmüyor. Bunu yaymak gerekecek. Burada ikinci mesele de isteğin yada sorunun nasıl tanımlandığı meselesidir. Mesela gençliğin isteklerini yerine getirmek, sadece Türk gençliğinin sorunlarının çözülmeyeceğini, diğer toplulukların da sorunları çözüleceğine ve aynı zamanda sosyal ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunulacağından bahsedilmesi gerekecek." diye konuşan Yusuf, "Bu stratejinin de başarılı olması için, ilk önce problemle çözüm arasındaki bağlantının ikna edici bir şekilde yapılması gerekecek. Bir de siyasi olaylarla bağlantılı bir mesele. Siyasi olaylar hükümetin değişmesi, büyük bir sorunun ortaya çıkması; bu gibi olayların çıkması, daha önceki tabu olarak kabul edilen konuların tartışılmasına imkan verebilir. Meseleleri çeşitlendirirken önemli diğer bir konu da ne türlü argumanların kullanıldığına bakmak lazım, argumanın iletilen kurumların argumana cevap vermeleri için. Bunun için de sorunu iligili değerlerle yada sembollerle ilişkilendirmek lazım. Mesela, AB entegrasyonu. Meseleleri çeşitlendirirken önemli diğer bir konu da aktörlerin faaliyet gösterdikleri alanda ne kadar direkt sorumluluk bağlantısının olduğudur. Mesela, her ne kadar halklar birbirleriyle konuşsa bile, Makedonyada komuoyu parçalara bölünmüş durumda; milli düzeydeki politikaları belirleyen Makedon komuoyuna ise sizin yada bizim çıkışımız yok. Bundan dolayı milli çaptaki kuruluşlara ulaşmakta zorluk var. Bundan dolayı Türk gençliğinin uygun olmayan şartları vardır. Bundan dolayı meseleleri başka alana çekerken böyle sınırlamalarla da karşılaşabiliriz." dedi.

Türklerin siyasi platformda parçalanmış olması buradaki Türklerin bir yarasıdır

"Makedonya'daki Türklerin genel durumunu değerlendirirken bu konsepti biraz geniş tutmak gerek. Önceden burada Osmanlı'nın bir varlığı olarak ya da Eski Yugoslavyada aktif bir rol oynamış bir topluluk olarak mı, yoksa sadece Makedonya'nın şu andaki halini ele alarak şekliyle mi değerlendiriyoruz mevzusuna bakmamız gerekiyor. Bizim burada eskiden mevcut olan tarihsel haklarımız ve konumumuz itibariyle, içinde bulunduğumuz konumdan elde edilen sosyal, politik ve diğer haklar noktasında memnun değiliz." diyen Yusuf, "Yani elde ettiğimiz sosyal, politik ve diğer haklar olarak düşünüyorum. Ancak rakamlara bakarsanız, bu memlekette nüfusun yüzde 4'ünü oluşturuyoruz. Bizim devlette rakamlar çok önemlidir. Anayasaya baktığımız zaman etnik gruplara ait olan insanların bazı haklarını elde etmelerinde sayıların önemi büyüktür. Mesela anayasa ya da değişik kanunlarda yüzde 20 diye bir baraj mevcuttur. Bu baraj dil, dillerin kullanılması, Türkçenin hem ulusal hem de yerel çapta resmi dil olmasıyla alakalı bir mesele. Diğer bir mesele Makedonyadaki Türklerin politik haklarına, konumuna bakınca konsolide olmayan yani bölünmüş ve parçalanmış bir parti düzeyinde olması buradaki Türklerin, (sadece Türkler değil, diğer etnik grupların da) politik haklarını elde etmede ve ayakta tutmada zorluklar olabilir. Türklerin siyasi platformda parçalanmış olması buradaki Türklerin bir yarası. Bu noktada haklı ya da haksız nedenler olabilir, ancak biz genel tabloyu konuşuyoruz. Diğer bir mesele de Türklerin devlette mevcut oranından çok daha altında temsil ediliyor olmasıdır." diye konuştu.

Türkler yüksek hedefler peşinde koşmalıdır

Hedefleri yüksek tutmakta fayda olduğunu vurgulayan Yusuf, Türklerin yüksek hedeflere koşmasının gerektiğini açıkladı. "Eğer biz Türkler yüzde dörde kilitlenirsek alacağımız pay da yüzde 4'tür. Eğer Türk azınlığından gelen bir siyasetçi, ben sadece Türklerin politikacısıyım, bilim adamı, ben sadece Türklerin bilim adamıyım veyahut bir iktisatçı ben sadece Türklerin iktisatçısıyım derse onun hitap edeceği kesim yüzde dörttür. Türkler geniş vizyonlu olabilirse çok daha başka olur. Türk politikacılar sadece Türklerin meselerinden değil, Makedonya'nın genel politikasından, ülkenin strateji dış potitika hedeflerinden, ekonomik meselelerden bahsederlerse, herkesi kapsayacak şekilde araştırmalarda, yatırım ya da politikalarda bulunabiliyorlarsa Türklerin de sizin de bahsettiğiniz söz sahibi olma ihtimali artıyor. Mesela Makedonya'da Türk etnik kökenli bazı siyasetçiler Türk partilerinde değil, başka partilerde siyaset yapıyor. Bunlar biraz kabuğu aşabilmişler. Mesela mobilya satan bir işadamına benim müşterim sadece Türklerdir diyemezsiniz." diye konuşan Yusuf, "Bu anlamda da buradaki Türkler Türklerle ilgili meseleleri tartışırken Makedonya'daki başka hakların sorunlarıyla ilişkilendirmemiz gerekiyor ki, bizler de söz sahibi olalım. Daha etkili olmamız için kabuğumuzdan çıkmamız gerekiyor. Bizim aramızda konuştuğumuz dili sadece yüzde 4'ü anlıyor. Biz kendi içimizde kaynaşır ve kendimizi farklı dilde ifade edemiyorsak, yapacağımız katkıyı anlamaları mümkün değildir. Ne kadar güzel fikir ve düşüncelerimiz olsa bile onu farklı dillere çeviremezsek zorlanırız. Bu hem bilim, hem iş, hem medya hem de politika dünyasında geçerli olan bir meseledir. Bu meseleler stratejik olarak cevap vermemiz gereken bir mesele. Biz Tük kültürünü, haklarını korumak kaydıyla, aynı zamanda Türk toplumundan gelen insanları farklı, sosyal, ekonomik kulvarlarda koşturabiliriz mevzusunu düşünmeliyiz. Bunu nasıl kombine edebiliriz. Bu sorulara cevap aramalıyız. Derdimiz de bu olmalıdır. Yani bu kabuğu nasıl aşabiliriz diye düşünmeliyiz. Türk partilerine bakarsanız, sadece Türk kesimine hitap ettiğini göreceksiniz. Partilerimiz he ne kadar değişik partilerle koalisyon yapabilseler bile, bu insanlara açılmamız için yeterli değildir." dedi.

Bazı meseleler Türk olduğumuzdan değil, azınlık olduğumuzdan dolayı çözülmüyor

Çözüm önerilerinde bulunan Yusuf, ZAMAN gazetesini örnek göstererek Türkçe'nin yanında Arnavutça da yayın yapmasının öneminden bahsederek, bu açılımın büyük önem arzettiğini vurguladı. Yusuf, "Bazı meseleler Türk olduğumuzdan dolayı değil, azınlık olduğumuzdan dolayı işgal ediliyor ya da uygulanmıyor. Diğer bir mesele de Makedonya Televizyonunun Türkçe programlarını Makedoncaya tercüme edip, daha geniş kitleye sunmasını önemli buluyorum. Bilim adamlarımızın eserlerini daha geniş kitlenin anlayacağı dil ya da dillere tercüme etmeleri gerekiyor." şeklinde konuştu.

Türkler eğitim kapasitelerini yükseltmeli

"Türklerin farklı siyasi platformlarda hareket etmelerinin siyasetteki gücünü azalttığını, ancak bütün oylar bir araya gelse bile burada elde edeceği siyasi etki azdır." diyen Yusuf, "Türkler öyle bir durumda bile önemli bakanlıklarda söz sahibi olamazlar. Bir ya da en çok iki bakanınız olur. Milletvekili sayısı 3 ya da 4 olur, daha fazla olmaz. Bu sizin bazı şeyleri yapmada ya da bazı şeylerin yönünü belirlemede rolünü azaltıyor. Az önce konuştuğumuz kabuktan çıkma anlamında, soru sormamız gereken mesele şu: Biz kendi içimizdeki partileri güçlendirip ve siyasetteki rolünü artırıp nasıl etkili ve yetkili olabiliriz. Biz edebildiğimiz kadarıyla yüksek öğrenimli mezun sahibi olmamız gerekiyor. Mesela burada biz nüfusun 80 binini oluşturuyorsak acaba Türklerden Yüksek öğrenim görenlerin sayısı ne kadardır. Eğer sayı Bin'se en kısa zamanda hedef alınıp 2 bin olması lazım. Gençlerin sadece yüksek öğrenim görmesi yeterli değil, aynı zamanda burada var olan diğer dilere, bilgisayara ve ingilizceye hakim olacak gençlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu gençler önemli kurum ve kuruluşlarda yerlerini alırlarsa bu şekilde Türk toplumunun Makedonya siyaseti ve genel olarak siyasi ekonomik politikaların belirlenmesinde rolü ve etkisi artacaktır. Biz sadece Türk partilerini düşünerek ve Türk partilerinin vereceği iş imkanlarından faydalanmak istiyorsak (bu da önemlidir) yeterli olmayacaktır. Biz çok sayıda yüksek öğrenimli yetiştirip farklı sektörlerde iş sahibi yaptıktan sonra bir kamuoyu oluşacaktır. Kamu politikalarının üretiminde yer alan insanların bakışları, görüşleri, yaşayışları ve kültürleri önemlidir. Siyasi haklarda yeterli ölçüde etkili ya da yetkili olmak istiyorsanız, sizin konumunuzda, durumunuzda olan insanlarla da bazan koalisyon yapmak gerekiyor. Ayrıca siyasetteki rolümüzü artırmak için söylemimizi değiştirmemiz gerekiyor. Türk siyasi gücü birleştirip var olan bazı temel meselelerde biraraya gelmeleri önemli. Bu partileri belki bir araya getiremezsiniz, ama bu partilerin üzerinde ortak bir platform kurulabilir. İktidar ortağı olan bir partinin, daha önceki partinin platformunu devam ettirmelidir. Bir önceki partinin yaptığı işleri engellememeli bilakis Türkleri ilgilendiren bir projeyse bu, proje üzerinde durulmalı ve devam ettirilmelidir. Türk partilerinin yakın zamanda birleşeceğini zannetmiyorum. Ancak sıkıntıları ortak bir platformda çözmenin her zaman faydası vardır. Türkler kullandıkları söylemlerini ve retoriğini değiştirmeli. Bahsederken sadece Türk problemleri değil, genel olarak bahsetmek gerekiyor." şeklinde konuştu. İslam, ifade ettiği görüşlerin kendisine ait olduğunu ve hiçbir şekilde temsil ettiği ve çalıştığı kuruluşu bağlamadığını belirtti. Enis Emin, Üsküp

Telif Hakkı 2005-2015 © Vrapciste.COM. Vrapçiştenin Resmi Web Sitesi!