Logo
Print this page

STRATFOR'dan Türkiye-Balkanlar analizi

Turkiye

Merkezi ABD'de bulunan düşünce kuruluşu STRATFOR, Türkiye'nin Balkanlar'daki elini güçlendirdiğini belirterek, ''AK Parti'nin Balkanlar'da Müslüman nüfus üzerindeki etkisini sağlamlaştırmak ile kendisini tüm taraflar için adil bir arabulucu olarak sunmak arasındaki ince çizgide yürümek zorunda olduğu'' değerlendirmesini yaptı.

Merkezi ABD'de bulunan STRATFOR'un 1 Eylül 2010 tarihli internet sayfasında, "Türkiye'nin Batı Balkanlar'daki Nüfuzunun Değerlendirilmesi" başlıklı bir analiz yer aldı.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 2-3 Eylül tarihlerinde Bosna-Hersek'e yaptığı resmi ziyaret öncesi değerlendirmelere yer verilen analizde, bu ziyaretin 3 Ekim'deki Bosna genel seçimleri öncesi ülkede milliyetçi söylemlerin artmasının beklendiği bir döneme denk geldiğine dikkat çekildi.Bosna-Hersek'in etnik grupları ve Batı Balkan ülkeleri arasında gerilim sürerken, Ankara'nın arabulucu rolüne bürünerek bölgede siyasi nüfuz kazanma şansı yakaladığı görüşünün dile getirildiği analizde,

"Böylece Türkiye'nin hem bölgede Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalma varlığını yeniden tesis edeceği, hem de bölgedeki çatışmaların çözümü konusunda baş arabulucu olmaya soyunarak Avrupa ile ilişkisi adına faydalı bir şey yapmış olacağı" yorumu yapıldı.İktidardaki AK Parti'nin Türkiye'nin Osmanlı mirasıyla barışması fikrini savunduğu kaydedilen analizde, Ankara'nın bu yüzden Balkanlar'da Müslüman nüfusu diplomatik açıdan desteklediği ve Boşnakların hakimiyetinde Bosna-Hersek'in merkezileşmesi fikrinden yana olduğu belirtildi.Türkiye'nin son dönemde Bosna-Hersek'in anayasasını güçlendirecek reform paketinin görüşüldüğü Butmir sürecinde Boşnaklar için lobi faaliyetlerinde bulunduğu ve Kosova'nın tek taraflı bağımsızlık ilanını tanıyan ilk ülkelerden biri olduğu ifade edilen analizde, daha sonra şu görüşe yer verildi:"Ankara ayrıca bölgeyle kültürel bağların ve eğitim alanındaki ilişkilerin geliştirilmesini teşvik etmiştir. Türkiye devlet televizyonuna ait bir kanal olan TRT Avaz kısa süre önce Boşnakça ve Arnavutçayı yayın yaptığı diller arasına eklemiştir. Bunun yanı sıra Türkiye İşbirliği ve Kalkınma Ajansı, başta eğitim alanında olmak üzere bölgede pek çok proje uygulamaya başlamıştır.

"Türkiye'nin bölgedeki nüfuzunun önündeki engellerAnalizde, Türkiye'nin Balkanlar'daki nüfuzunun önünde engellerin de bulunduğu görüşü dile getirildi.Türkiye'nin önemli diplomatik nüfuzuna karşın bölgedeki ekonomik varlığının küçük olduğu ifade edilen analizde, ikili ticaret ve Türkiye'den yapılan yatırımların, özellikle de Avrupa'nın ekonomik mevcudiyeti ile karşılaştırıldığında önemsiz bir meblağ teşkil ettiği ve Türkiye'nin enerji gibi stratejik sektörlere girmekte geç kaldığı yorumu yapıldı.Ankara'nın Bosna-Hersek'teki Sırplara yönelik niyetleri hakkında "şüphelerin" Türkiye'nin bölgedeki varlığının önünde bir diğer önemli engel olduğu kaydedilen analizde, Türkiye'nin Boşnakların çıkarlarını bölgedeki dış politikasına dayanak noktası almasıyla Sırp Cumhuriyeti'nin Ankara'nın Belgrad, Saraybosna ve Zagreb ile görüşmelerinin kendisini izole etme amaçlı olduğundan endişe ettiği iddia edildi.STRATFOR'un yazısında, benzer şekilde "sözde Batı yanlısı" Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç'e muhalif Sırbistan'daki milliyetçilerin, Türkiye'nin Balkanlar'da artan nüfuzu ile Sırbistan'ın Müslümanların yaşadığı Sancak bölgesinde gerilimin artması arasında bağlantı kurdukları kaydedildi.Analizde şu değerlendirmelerde bulunuldu:"Belgrad hükümetinde bir değişiklik olması ya da muhafazakar sağ kanattan gelen baskılar sonucunda Tadiç'in Türkiye ile arasına mesafe koyarak Rusya'ya yakınlaşması gibi bir tehlike de var. Türkiye bu kadar fazlasını beklemiyor. Şayet böyle bir şey gerçekleşirse, bu, Türkiye'nin kendisini bölgenin barış arabulucusu olarak gösterme yönündeki stratejisinin önünde büyük bir engel oluşturur.Aslına bakılırsa Türk-Rus rekabeti bu imaja ciddi bir zarar verir ve Avrupalıları, Balkanlar'ın kendilerinin 19. yüzyıldaki -Avrasya'nın büyük oyuncularının satranç tahtası gibi olan- haline döndüğü konusunda alarma geçirir.

Kültürel ve dini ilişkilerini kullanması Türkiye'nin Balkanlar'daki elini güçlendirdi. Ancak AK Parti Batıda yarattığı imajın farkında. Batı, Ankara'nın Batıyı kaybetme pahasına İslam dünyasına yakınlaştığını hissettiren Ortadoğu'daki son olaylarla (Gazze filo olayı gibi) Türkiye'nin laikliğe sadakatinden şüphe duymaya başladı.AK Parti ayrıca ülke içinde -Türkiye'nin komşularının ülkeyi neo-Osmanlı ve pan-İslamcı olarak görmelerinden rahatsız olan- orduya bağlı laik yapılarla mücadelesini de sürdürüyor. Bu yüzden AK Parti Balkanlar'daki Müslüman nüfus üzerindeki etkisini sağlamlaştırmak ile kendisini tüm taraflar için adil bir arabulucu olarak sunmak arasındaki ince çizgide yürümek zorunda. Bu arada yurtdışındaki imajına da dikkat etmeli."

 

Last modified onTuesday, 06 December 2011 18:14
Telif Hakkı 2005-2015 © Vrapciste.COM. Vrapçiştenin Resmi Web Sitesi!