Logo
Print this page

Bir Kıvılcım Yeter !

Bir kıvılcım yeter bize. Evet evet, içimizde ki ateşi tutuşturacak bir kıvılcım. Dünyada ne kadar Türk kalbi çarpıyorsa hepsine birer kıvılcım yeter. Ben bunu hissettim, 22-23 Nisan'da gezerken o mukaddes Sultan Murat'ın yadigarı Kosova'yı.
Hatırlayalım, Osman Gaziye'de bir kıvılcım yeterdi küllerin arasında üç kıtaya hakimiyet, Gelibolu arslanlarına da kıvılcım yeter oldu yamyamlara karşı vatanı kurtamak için.

 Orada ben bunu gördüm. Bizde olmayan bir kıvılcımı gördüm. Biz bize yani kendimize elimizi kirletip çamur atarken yüzümüze, orada güller uçuşuyordu. Bunu gördüm. Hani biz parçalana parçalana gövdemiz iki bölüme koparken, orada yüzlercesi tek vucut halinde adım atmaya başlamışlar ileriye. Görünüyor ki Sultan Murat'ın yadigarı Türk Milli şuhurunu kaybetmemiş. Bu şuhuru da  gelecek nesillere aktarmak için durmadan, harıl harıl çalışıyor.
 Ya biz! Evet biz ?Geleceğe ne emanet bırakacağız. Bir kırık kalem mi? Yoksa yapamadıklarımızı mı anlatıcaz torunlarımıza. Yok böle olsa şu olurdu, yada şu olsaydı bu olurdu diye.
Belki gencim. Birşeyde bilmiyorum, bunu kabul ediyorum. Fakat gidişatı çok iyi görüyorum. Benim gibi gençlerin çoğu da gidişattan haberdar. Fakat ne hikmetse kurumuş damaklarda sadece bir yutkunma var.
 Sorunlarımız yıllar yılı yazılı ve sözlü medyada dile getirirken, giderilmesi için bir adım atılmıyor. Acaip değil mi?Yada adım atılmış gibi sadece meraklı gözleri tatmin ediyorlar. Evet kesin böyle bir iş var işin içinde.
 Ne zamana kadar taşıycaz bu sorunlarımız bir kambur misali sırtımızda, hiç düşündünüz mü?Ben çok düşündüm. Çünkü bende sizin gibi doğduğum diyardan tutun,Makedonya Cumhuriyetinin sınırları içinde yatan şehit atalarımı unutmadım. Unutulmaması içinde benden sonra gelenlere hatırlatmayı hedeflemekteyim. Fakat bu sıkıntıları karşıma alınca, bu biraz zor olur diye fikir belirdi gözüme.
Var olan sıkıntılarımızı ben iki bölüme bölüp, bir kahve molasında elimde kağıt kalem düşünmeye yöneldim. 
En başta zikretmek gerekirse.  Makedonya Devletinin yeterince bize sahip çıkmaması. Kim ne derse desin. Bende bu devletin bir vatandaşıyım fakat 2014'te hedeflenen projede kendimi göremedim. Ya siz? Kendinizi görebildiniz mi? Bu tavrıyla sizce hükümet bize karşı tutumunu mühürlemedi mi? Geri kalan sözler sadece kulak cızıltısı. Türkiye'den yol projesine gülümseyen hükümetimiz, yıllar yılı hislerimize niye tercüman olmuyor.
Hükümetimiz böyle tavır sergilerken bize, peki biz ne yapıyoruz. İşte sorunların ikinci bölümü bizde. Nasıl mı olur? Ben konuları özetliğim sizde eminim benle hem fikir olacaksınız.
 Eğitim, bir toplumun ilerlemesini sağlayan en büyük olaydır. Fakat Çocuklarımız uzun zaman oldu ana dilinde kitap hasreti çekiyor. Eğitimde ki kadrolarımız deseniz yok denecek kadar. Var olan kadrolarımızda çalışma imkani bulamıyor. Ve biz Türkçe eğitim gününü kutluyoruz. Acaip değil mi ? Hemde ne kutlama. Yeni bir okul açacak kadar para sarf ediyoruz, bu gün için. Yada şöyle düzeltim cümlemi. Basılmayan ana dilimizde ki kitaplarımızı o parayla biz, özel basabiliriz. Yanılıyormuyum sizce?
 Devamı mı. Kurulmuş sivil toplum teşkilatlarımız, haklarımızı ve sıkıntılarımıza çabalanıp çare bulabiliyor mu? Şöyle düşünseniz dudak bükmenize sebep olabilir. Sivil toplum teşkilatlarına içten dışa baktığımızda bir akraba zinciri beliriyor. Sivil teşkilatlarımızda mevcut üyelerin çoğu eğitimi var yada yok akrabalar. Hangi bölgeyi ziyaret ederseniz ediniz. Orada bulunan üç derneğin birinden halk şikayetçi. Görevini layıkıyla yerine getirmiyor.  Adım adım Makedonya'yı gezdim. Halkımızın dilinde hep bu vardı. 
Şunu belirtim ki, Türkiye bizi hiç unutmadı. Uzattığımız yardım elimizi hiç geri çevirmedi. Maddi ve manevi yardımcımız. Mevlam ana vatanımıza zeval getirmesin. Ama o kadar yatırım oldu sivil toplum teşkilatlarına. Eğitimden tutun kültüre çıkın niye hiç geniş kapsamda bir çalışma göremiyoruz. Sözüm yanlış anlaşılmasın. Görevini layıkıyla yerine getiren derneklerimiz de mevcut. Fakat onların çoğu kendi imkanları dahilinde halka hizmet veriyor. Geri kalan derneklerimiz ne alemde? Sıkıntıları nerden kaynaklanıyor? Bu görüşümden de yanılıyorsam, sivil toplum teşkilatlarımız için önemli bir seçim olmuştu. Olaylı bir seçim. Onu bir hatırlayalım.
 Günümüze üniversite eğitiminde Türk öğrencilerinde ciddi artış görülüyor. Makedonya'da kurulan tüm üniversitelerde hemen hemen Türk öğrencimiz mevcut. Geçmiş yıllara kıyasen bu göze çarpan en güzel olay. Fakat arada sorunlar da mevcut. Öğrencilerimize ne kadar destek çıkılıyor sorunu. 2009 yılına adım atarken gençlerimiz bu gidişattan haberdar olup birliklerini çoğaltılar. Üsküp'te yoğun olarak bulunan öğrenci birliklerinde bir sessizlik mevcut bu aralar. Bu birliklerde de yer aldım. Hani bağımsızlık kanımızda var ya bizim. İşte genç üniversite öğrencilerine o fırsat verilmiyor. Hatırlayalım, her yıl para fonunu artıran Makedonya Öğrenci Birliği gibi değil birliklerimiz. Bizim birliklerimiz üzülerek belirtmek isterim ki, abilerin sözünden çıkmıyor. Hani karşılıksız destek çıkılsa, eğitimde çoğu şey değişebilir. Fakat üniversite öğrencilerimize fırsat bile çok görülüyor.
 Siyaseti sevmem lakin durumumuz yıllarca ortada. Hiç bir siyasi lideri suçlamıyorum. Suç maalesef bizde.Nasıl olur bizde, derseniz. Saflığımızda. Yabancı siyasetçilere hemen kulak veriyoruz. Devletin ileri gelenleri deyip alkışlarımızı da eksik etmiyoruz. Peki o siyasetçilerde bizim haklarımız yazılı bir kağıt parçası mevcutt mu? Sözlü mü. Herkes bizim kadar yiğit mi, sözünün arkasında duracak. Kusura bakmayın ben o yiğidi yabancı parti liderlerinde göremedim. Hanlarımız, camilerimiz, tekkelerimiz, ve sayamadığım nice güzel eserlerimiz nerede şimdi. Yada ağlarını kuran örümcekleri ne zamana kadar görmemezlikten gelicez. Fakat biz kendimize yaptığımız bilinçli yada bilinçsiz yanlışları hemen görüyoruz. Ceviz kabuğunu doldurmayan o yanlışları bahane edip bölünüyoruz.
 Ve sayamadığım niceleri niceleri. Sözlerim incittiyse sizleri özür dilerim. Fakat görünen köy kılavuz istemez derler. Maalesef böyle. Peki bu sıkıntıları nasıl aşabiliriz. Zararın neresinden dönerseniz kardır. Tahminimce, hükümetimizden yaramıza merhem gelmiycek. Kurdun neden ensesi kalındır, sizde biliyorsunuz. Zararı bize yarara anca kendimiz getirebiliriz. Onuda bir kıvılcımla göğsümüzde ki inancı yakarak bir araya gelirsek yapabiliriz. Böylelikle bölünmeler değilde birleşmeler olur. O birleşmelerle seslerimiz daha hür çıkabilir. Gücümüz yeter mi derseniz. Üniverste öğrencilerimizden tutun, sivil toplum teşkilatlarına ve siyasetçilerimize çıkın, hepsinde o güç mevcuttur.  Mustafa Kemal Atatürkün dediği gibi ''Millete efendilik yoktur. Hizmet vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur''.Gelin milletimize milli ve imani gücümüzle, birliğimizle hizmet edelim. Edelim ki milletin efendisi olalım.  
                                                                                                                                                                                              Yaser H.

Last modified onTuesday, 06 December 2011 18:12
Telif Hakkı 2005-2015 © Vrapciste.COM. Vrapçiştenin Resmi Web Sitesi!